Gezimizin ilk günü, gece geç saatlerde İstanbuldan hareket ile Kırıklareli uzerinden Dereköy sinir kapisina varisimizi gerçekleştiriyoruz. Pasaport ve gumruk islemleri tamamlanması ardından, Bulgaristan’ın dördüncü büyük şehri olan Burgas’a varıyoruz. Varisimiz‘a müteakip deniz sehri olan Burgas panoramik turumuzu tamamlayıp Burgas’a bağlı olan dar bir geçit ile anakaraya bağlı romantik, kayalık bir yarım adanın üzerinde yer alan ve 1983 yılında da eşsiz bir tarihe ve kültüre sahip olması nedeniyle Dünya Kültür Mirası Anıtı olarak seçilen Nesseber antik kentine geçiyoruz. Tarihi yarım adada bin yıldır varlığını koruyan Roma, Bizans ve ortaçağ kalıntıları ile Bulgar kiliseleri bulunur. Kent 13.yy ve 14.yy lardan kalma kiliseleri ile ünlü iken kiliselerin özellikle cephe tasarımları ile ilgi çekicidir. Bizlere görkemli antik atmosfer sunan Nesseberda ziyaretlerimiz sonrası, Bulgaristan’ın en büyük üçüncü şehri ve Karadeniz’in incisi olarak adlandırılan Varna şehir merkezine hareket ediyoruz. Şehir merkezine varisimiz sonrası, gerçekleştireceğimiz panoramik şehir turumuzda Roma Hamamı, Arkeoloji Kompleksi, Bazilika ve Katedral göreceğimiz yerler arasındadır. Panoramik şehir turumuz sonrası enfes Restoranlarla süslü olan kordon da yürüyüş ve serbest zaman. Serbest zaman sonrası otelimize transfer.Geceleme otelimizde.
Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra, Karaorman Bölgesinin en büyük şehirlerinden biri ve aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğunun ordu karargah merkezlerinden biri olan Shumene ‘ne (ŞUMNU’ya ) gidiyoruz. Çandarlı Ali Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılan Şumnu’da epeyce bir Türk nüfusu yaşamaktaydı. Efsanevi güreşçimiz Koca Yusuf’ta Şumnu’ludur. Panoramik sehir turumuzda Şerif Halil Paşa Camiini ve Medresesini görüyoruz. Aynı zamanda Tombul Camii olarak tanınan bu yapı, 1741 yılında Balkanlar’ın ikinci büyük camii idi. Öyküsünü bir biçimde hepimiz duymuşuzdur; “Ben sana paşa olamazsın demedim, adam olamazsın dedim” diyen babayı memnun etmek için yapıldığı ve bu konuşmanın Şerif Halil Paşa Camiinin önünde geçtiği rivayet edilir. Yine Şerif Halil Paşa tarafından yaptırılan Kurşun Çeşmesi, Şumnu Saat Kulesi de göreceğimiz eserler arasında. Şumnu’dan ayrılınca, aynı bölgede, “pehlivanlar şehri” olarak tanınan RAZGRAD’a gidiyoruz. Panoramik şehir turumuzda Tanzimat Döneminin karakteristiği Saat Kulesini, 1860’da yapılan Mucizeci Aziz Nikolas Kilisesini ve İbrahim Paşa Camiini görüyoruz. İbrahim Paşa Camii, Balkanlar’ın en büyük camisi olarak bilinmekle beraber günümüzde pek iyi bir durumda sayılmaz. 19. Yüzyılda yapılan Varosha mimari kompleksini de gördükten sonra, Bulgaristan’ın en eski ve en güzel şehirlerinden biri olan VELIKO TIRNAVO’ya gidiyoruz. Geceleme otelimizde.
Sabah kahvaltısından sonra panoramik şehir turuna başlıyoruz. Yapacağımız panoramik şehir turumuz esnasında Ortaçağ Bulgar devletinde siyasi , iktisadi ve kültürel hayatın merkezi olan eski şehirde kaldırımlı sokaklarda Ulusal Müze ve Kırk Azizler Müzesini görüyor, ihtişamlı Tsarevets Kalesine çıkıyoruz. 1965 yılında Bulgaristan tarihindeki önemi nedeniyle Veliko “büyük” unvanı ile onurlandırılan bu eski şehirde, Osmanlı Döneminde her dinden toplumlar barış içinde yaşamışlar. Veliko turundan sonra Osam Gölü çevresinde bulunan ve Osmanlı döneminde Balkanların en önemli merkezlerinden biri olan Kel Aliço’nun ve Tarihçi Ahmet Cevdet Paşa’nın memleketi LOVECH (Lofça) şehrine gidiyoruz. Lovech’te panoramik sehir turumuzu tamamladıktan sonra Tuna nehri kıyısındaki Plevne’ye doğru yola çıkıyoruz. PLEVNE’ye varınca, Osmanli – Rus savasını anlatan Panorama Müzesi’ni geziyoruz. Turumuzu tamamladıktan sonra SOFYA’ya hareket ediyoruz.Varisimiza muteakip otelimize transfer.Geceleme otelimizde.
Sabah kahvaltimiz ardindan Sofya panoramik şehir turumuza başlıyoruz.Panoramik şehir turumuz esnasında görülecek yerler arasında Görülecek yerler arasında Balkanların en büyük kilisesi olan Alexsander Nevski Katedrali , Milli kütüphane, Sofya Üniversitesi, Eski kraliyet sarayı, Neo klasik stilinde yapılmış olan Milli Bulgar Tiyatrosu, Arkeoloji müzesi, Eski Sofya – Sendika şehri, Rotonda Kilisesi bulunmaktadır. Daha sonra meclis binasının yanından yürüyerek Sofya Heykeli’ne panoramik bakış ve fotoğraf molası, Şehrin simgesi olan Banya başı camisini ziyaret ediyoruz. Ardından Filibe’ye doğru yolculuğumuza başlıyoruz. Yaklaşık 2 saat sürecek yolculuğumuzun ardından şehir turumuza başlıyoruz. 4000 yılık geçmişe sahip bir kent olarak; günümüzün modern binaları ve eski çağların mimarisini birleştiren güzel bir şehirdir. Kentte en çok ilgi çeken yer şüphesiz Nebet tepe mevkiinde yerleşik “Eski Plovdiv” – adında şehrin en eski bölümü üzerinde bulunuyor. Görülecek yerler arasında şimdilerde Etnografya Müzesi olarak hizmet veren Argır Kuyumcuoğlu’nun evi, Plovdiv’e özel en mükemmel simetrik ev örneği ve orijinal ev düzenlemesiyle, bu günümüzde her türlü kültüler faaliyetlere ev sahipliği yapmakta olan Balabanov Evi ve Georgi Mavridi`nin evi, Eski Roma çağından kalma Roma Amfi Tiyatrosu, Roma Stadyumu, , Hisar Kapı, Kaleiçi Mahallesi ve Hindliyan Müzesi, Türk mimarisiyle oldukça ilgi çeken Cuma Camii, Plovdiv`in en eski kiliselerinden Aya Konstantin, Elena ve Aya Nedelya kiliseleri bulunmaktadır. Kısa süreli serbest zaman’ın ardından İstanbul’a doğru yola cikis